22 Ocak 2014 Çarşamba

Osmanlı ağzının tadını biliyormuş


Osmanlı da kadın zevki
Biliyormuş ağzının tadını ecdadımız…
E, bilsinler ama değil mi? O kadar varlıkta bilmemek ayıp ki!
Seçenek bol. İster Arabi, ister Frenk!
Endam, şekil ve sima renk renk(!)
& & &
Osmanlının kadın zevki…
Zevkmiş vesselam!
Eskilerin “her yanı yuvarlak” dedikleri…
Pembe topuklu, ince bilekli, yumuşak ve etli…
& & &
Ya şimdilerdeki?
Açlıktan çıkmış Hint fakirleri gibi.
Saysan sayılacak kemikleri.
Ne dokunmaya gelir, ne sıkmaya içinden geçtiği gibi!
Dişleyemezsin, ağzında kalır bir kemik bir deri(!)
Öpsen ne olacak kemiği(!)
& & &
Osmanlının kadın zevki…
Zevkmiş vesselam!
Varmış bir bildikleri(!)
& & &
Şimdi bana diyeceksiniz ki; “Anlaşıldı, Supcin dün akşam bir kadınla sevişmiş, çıt kırıldım ve etsiz kemikli”(!)
Değil, vallahi değil! Hem ben lezbiyen değilim ki! Sadece düşündüm ve hak verdim Osmanlı zevkine.
Gerçekten öyle de. Ne ister insan partnerinden, belli. E, besbelli şeyi; “ay, vay” larla  kim ister kısıtlamayı. Acık güçlü olmalı değil mi? Tuttuğunda etli butlu. Yatağı doldurmalı. Tamam, biliyorum abarttım(!) Akrep Nalan değil elbet tanıttığım. Ha bu arada incitmek değil kastım Nalan’ı. Çünkü bir yürek var o hanımda, dünyayı doldurur, değil yatağı!
Ne diyordum?
Osmanlı… Biliyormuş ağzının tadını…    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder