Vişne suyu, uykusuzluğa birebir gelir.

Yapılan bir araştırma, sabah ve akşam bir bardak vişne suyu içen yaşlıların gece daha fazla ve daha iyi uyuduğunu ortaya koydu

ABD’deki Louisiana Eyalet Üniversitesi’nden bilim adamlarının araştırması, sabah ve akşam bir bardak vişne suyu içenlerin, yaklaşık 90 dakika fazla ve daha iyi uyuduğunu gösterdi.

Ortalama 68 yaşındaki katılımcılardan 2 hafta, günde 2 kez vişne suyu içmelerini isteyen bilim adamları, daha sonra aynı katılımcılara vişne suyu içermeyen sıvı verdi. Sabah ve akşam Montmorency türü vişne suyu içenlerin, gece daha fazla (ortalama 84 dakika) ve daha iyi uyuduğu saptandı. ABD ve Avrupa’da yetiştiriciliği en fazla yapılan vişne çeşidi olan Montmorency’nin uykuyu düzenleyen melatonin hormonu içerdiğini belirten bilim adamları ayrıca, vişnede bolca bulunan triptofan adlı amino asitlerin mutluluk hormonu serotoninin salgılanmasını da sağlayarak uyumaya yardımcı olabildiğine dikkati çekti.

Araştırmanın sonuçları, Amerikan Beslenme Derneği’nin San Diego kentindeki yıllık toplantısında sunuldu. Kronik ağrı, yüksek tansiyon, tip 2 diyabet ve unutkanlıkla bağlantılı uykusuzluk, 65 yaş ve üzerindekilerin yüzde 23-24’ünü etkiliyor. Gençlerde uykusuzluğu gidermeye yardımcı uyku hapları ise yaşlılarda düşme ve buna bağlı ölüm riskini artırabiliyor.

Uykusuzluk beyni olumsuz etkiliyor

ABD’de fareler üzerinde yapılan araştırma, uykusuzluğun beyin hücrelerini öldürdüğünü ortaya koydu.

Sonuçları ’’Journal of Neuroscience’’ dergisinde yayımlanan araştırmada, uzun süre uykusuz kalan farelerin beyin sapındaki hücrelerinin yüzde 25’inin öldüğü gözlendi.

Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan araştırma çerçevesinde, laboratuvar ortamında, fareler, modern yaşamda gece vardiyaları ve uzun çalışma saatlerinin neden olduğu türde uykusuzluk çekmeleri için uyanık tutuldu.

Uykusuz kalan farelerde, beyni alarmda tutan hücreleri inceleyen bilim insanları, gece vardiyasında çalışanlara benzer bir uyku düzenine tabii tutulan hayvanların beyin sapındaki hücrelerin yüzde 25’inin kaybolduğu gözlendi.

Bilim insanları, söz konusu durumun insanlar için geçerli olup olmadığının anlaşılması için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.